Haftanın En İyi Filmi
Barış’ın Diliyle, Barış’a İthaf
Erciş’te yaşayan gazeteci dostum Nihat Çavuşoğlu’ndan öğrenmiştim; “Saraçoğlu Sineması”, “Nazlı Sineması”, “Karaca Sineması”, “Alay Sineması” ve “Kürüm Sineması” gibi mekanlarıyla sinema kültürü 1947’li yıllara dayanan Erciş ve çevresindeki bölge halkının sinemaya merakını. Fakat eğlence, kültür, sosyal ve spor aktiviteleriyle iç içe iken günümüzde bölge halkı bu yaşam biçiminden ne yazık ki uzak bırakılmıştır. Ama kentin ihtiyaçlarını değiştiren pek çok sarsıntıdan sonra Van, bu yıl 1-7 Eylül 2013 tarihleri arasında 2’ncisi düzenlenecek olan Uluslararası Van Gölü Film Festivali ile kültürel anlamda yeniden küllerinden doğuyor. 1 Eylül Dünya Barış Günü’nde “Barış’ın Diliyle, Barış’a İthaf” konsepti ile karşımıza çıkan festivalin açılışında barış için her dilde şarkılar söyleyecek olan soprano Pervin Çakar’ın sesi, Naze Isxan’ın piyanosuyla buluşarak, dinleyicilere çok dilli ve çok renkli bir gece sunacaklar. Çeşitli dallarda İnci Kefali Sinema Ödülleri’nin de verileceği festivalde jüri başkanlığını sinema yazarı Vecdi Sayar yürütecek. Festivalle ilgili detaylı bilgilere vangolufilmfest.org adresinden ulaşmanız mümkün.
Bu Hafta Vizyona Giren Filmler
Her ne kadar iyi ve kaliteli film seyretmek için Eylül’ü ve festivalleri dört gözle bekliyor olsak da, şimdiden seyretmeye değer filmler sinemaseverlere göz kırpmaya başladı. Bu hafta vizyona giren filmlere gelince:
Geçmişin Sırları | The Company You Keep (2012)
Neil Gordon’un 2003 yılında çıkardığı aynı isimli romanından Lem Dobbs tarafından senaryolaştırılan ve dünya prömiyeri Venedik Film Festivali’nde yapılan siyasi-gerilim türündeki bu filmden gerek bağımsız yapısı, gerek oyuncu kadrosuyla haftanın en iyi filmi olarak söz etmek mümkün. Filmin hem yönetmen koltuğunda hem de başrollerinde Robert Redford’u görüyoruz. Tabii onunla birlikte Susan Sarandon, Julie Christie ve Shia LaBeouf gibi bol ödüllü oyuncuları da… Weather Underground isimli militan grup 1960’lı yıllarda Vietnam Savaşı karşıtı eylemleriyle ABD hükümetinin yaptığı soykırıma dur diyebilmek için sokaklarda pasif direniş içinde bulunmuş, fakat muhalif oldukları için gördükleri baskı sonucu eylemlerin şiddeti gittikçe artmıştır. Bu direniş esnasında bazı eylemciler yakalanıp hapse atılmış, bazıları da bugüne kadar kaçmayı başarmıştır. Cinayet ve soygun suçlamasıyla FBI tarafından aranmakta olan grup 30 yılı aşkın bir süredir kimliklerini gizleyerek bir kaçak olarak sivil hayatta oldukça iyi koşullarda yaşamayı başarmışlardır. Ta ki grup üyelerinden Sharon Solarz’ın bir iç hesaplaşma sonucu kendini ele verme kararı sonrasında Ben Shepard isimli bir yerel gazetecinin iz sürerek geçmişin sırlarını ortaya çıkarana kadar…
Şeytan Tohumu | The Possession (2012)
Danimarkalı yönetmen Ole Bornedal doğaüstü korku türündeki bu filmi yaşanmış bir olaydan beyazperdeye aktarmış, yapımcılığını ise Sam Raimi üstlenmiş. Filmde bir basketbol koçu olan Clyde (Jeffrey Dean Morgan), takı tasarımcısı olan eşi Stephanie (Kyra Sedgwick)’den boşandıktan sonra yeni bir eve taşınmıştır. Çocukları Emily (Natasha Calis) ve Hannah (Madison Davenport) ile bir hafta sonu buluşmalarında yeni evlerine doğru giderken garaj satışı yapılan bir yerde evde eksik olan bazı eşyaları almak için durmaya karar verirler. Buradaki pek çok eşya arasında antika bir ahşap kutuyu çok beğenen Emily bunu alma konusunda babasını ikna eder. Fakat bu gizemli kutu eve girdiği andan itibaren Emily’nin ruh halinde büyük değişmeler başlar. Kutunun üzerinde yazan İbranice bir yazıdan yola çıkarak Yahudi bir profesöre danışan Clyde bunun bir dibbuk olduğunu öğrenince Emily’ye musallat olan İblis’ten kurtulabilmek için Hasidik Yahudileri’nden yardım ister. The Exorcist filminden çokça beslenerek günümüze taşınan benzer örneklerinden Yahudi öğretileriyle ayrışan film ortalamanın biraz üzerinde bir seyir keyfi sağlamayı başarıyor.
Bu Aşk Fazla Sürmez | I Give it a Year (2013)
Dan Mazer’ın sinemadaki ilk yönetmenlik deneyimi olan bu İngiliz romantik komedisinde, Nat ve Josh bir partide tanıştıklarından bu yana, zıt kişiliklerde olmalarına rağmen son derece mutlu bir beraberlik yaşayan bir çifttir. Oldukça başarılı bir kariyere sahip olan Nat, bu başarısını daimi kılmak için azimle çalışmakta; bir yazar olan Josh ise başarıya ulaşabilmek için sürekli mücadele etmektedir. Karakter farklılıklarına rağmen ilişkilerini yürüten çift sonunda evlenme kararı alır. Ancak bu karar başta aileleri olmak üzere, arkadaşlarını ve yakın çevrelerini olumsuz düşüncelere sevk eder. Hayatlarındaki herkes Nat ve Josh’un bu evliliği bir yıldan fazla sürdüremeyeceği konusunda emindir. Nat ve Josh, eski sevgililerinin cazibesine ya da çekici müşterilerinin karizmasına karşı savaşıp evliliklerinin birinci yıldönümüne ulaşmak zorundadır.
Büyükler | Grown Ups 2 (2013)
İlki de oldukça beğeni toplayan film, aynı mahallede büyüyen ve yıllar sonra bir araya gelen bir grup arkadaşın öyküsünü konu alıyor. Adam Sandler ve arkadaşlarını tekrar bir araya getiren filmde , Adam Sandler’a Kevin James ve Chris Rock eşlik ederken, yönetmen koltuğunda yine Dennis Dugan var. Arkadaşları ve onların çocuklarıyla birlikte olmak için ailesiyle birlikte memleketine taşınan Lenny (Adam Sandler); eskisiyle yenisiyle kabadayılar, çılgın otobüs şoförleri, ayyaş polisler ve partiye dalan kostümlü 400 kişi sayesinde deliliğin peşini bırakmadığını anlar.
Uçaklar | Planes (2013)
Tek pervaneli, 680 beygir gücündeki kasaba uçağı Dusty’nin tek hayali başarılı bir akrobasi uçağı olmaktır. Fakat hava yarışçısı bu uçakların tasarımı ve yapısı ondan çok daha farklıdır. Üstelik Dusty’nin bir de yükseklik korkusu vardır! Donanma pilotu Skipper’ın kapısını çalan cesaretli Dusty bu usta uçaktan yardım ister. Skipper, son şampiyon Ripslinger ile aşık atacak düzeye gelmesi için Dusty’yi çalıştırır. Sınırlı donanımına rağmen Dusty o kadar cesurdur ki daha önce hayalini bile kuramadığı yüksekliklerde uçmayı hedefler ve onu hayranlıkla takip edenlere de uçma cesareti verir.