Eyvah Türk Filmleri Geliyor
Ülkemizde film festivalleri tüm coşkusu ile devam ederken, bu festivallerde yarışan Türk filmlerimiz ulusal arenada da boy göstermeye başladı. Hatta bu sene 26-29 Eylül 2013 tarihleri arasında 3’üncüsü gerçekleşecek olan Roma Türk Filmleri Haftası yönetimi bu durumu şu şekilde sloganlaştırdı: “Eyvah Türkler Geliyor! Bu Defa Filmleriyle Geliyor…” Bu söylem aslında İstanbul’un fethiyle başlayan ve Avrupalılar için 600 yıllık bir travmaya sebep olan Türk korkusuna yapılan oldukça samimi bir göndermedir. Eskiden kuşatan, kapıya dayanan, ele geçiren, muzaffer, hükmedici, kibirli ve mağrur, akıllı, muhteşem, disiplinli, kararlı, acımasız ve hoşgörülü gibi pek çok sıfatla birlikte anılan Türkler artık sanatı, kültürü, mimarisi, zengin mutfağı ile de hayranlıklar yaratma konusunda emin adımlarla ilerlemeye devam ediyor. Ne diyelim “yalnız ve güzel ülkemizi” böylesi güzel çalışmalarla yurtdışında temsil eden tüm sinema emekçilerini tebrik edelim. Yolları açık olsun…
Şehirde neler oluyor?
Ziller çaldı, tatil keyfi yerini okula dönüş heyecanına bıraktı. Şimdi okuldan arta kalan zamanları en verimli şekilde kullanabilmek için alternatifler üretmek gerek. Bu arada bu yıl 12. kez düzenlenen Filmekimi’nde 28 Eylül-6 Ekim tarih aralığında merakla takip ettiğimiz yönetmenlerin en yeni filmlerini izlemek isteyenlere hatırlatalım. Detaylar: filmekimi.iksv.org
Vizyonda bu hafta
Yaşanmış olaylardan uyarlanan biyografi yapımların ağırlıklı olduğu gösterimdeki filmlerin özetleri şöyle:
Meryem (2013)
“Kız Kardeşim Mommo” ile tanıdığımız Atalay Taşdiken’in ikinci filmi Meryem, yine Anadolu’dan çıkmış yaşanmış insan hikayelerinden besleniyor. Henüz 17’sinde olan ve güzelliği ile tüm kasabanın ilgisini çeken Meryem, kasabadan bir ailenin İstanbul’da yaşayan oğlu Mustafa ile evlendirilir. 10 gün gibi kısa bir süre içinde tamamlanan düğün merasimlerinden sonra daha iyi bir düzen kurmak için İstanbul’a dönen Mustafa’nın ardından Meryem yeni ailesiyle kalarak onlara hizmet etmeye ve sabırla Mustafa’yı beklemeye başlar. Bu sırada Meryem’e çoktan beri aşık olan Murat ise askerliğini bitirmiş ve köye geri dönmüştür. Fakat bu dönüş tüm masumiyetiyle eşini bekleyen Meryem’i beklemediği şeylerle karşılaştıracaktır. Zeynep Çamcı, İsmail Hacıoğlu, Mustafa Uzunyılmaz, Zerrin Sümer, Mehmet Usta, Gafur Uzuner’in rol aldığı filmin müziklerini ise “Harry Potter”, “One Day” ve “Bel Ami” gibi dünya çapında ses getiren filmlerde besteci ve aranjör olarak görev alan Youki Yamamoto yapmış.
Menekşe’den Önce (2012)
“İnsanlığın en büyük ve tehlikeli hastalığı bellek kaybıdır.” diyen Soner Yalçın’ın Oda TV davasından tutuklanarak Silivri Cezaevi’ne gönderilmeden önce çekimlerine başladığı “Menekşe’den Önce” 2 Temmuz 1993’te Madımak Oteli’nde gerçekleşen Sivas katliamının bir belgeseli. Çoğunluğu Alevi 33 yazar, ozan, düşünür ile iki otel çalışanının yanarak ya da dumandan boğularak hayatlarını kaybettiği bu katliamda, 12 yaşındaki oğlu Koray’ı ve 15 yaşındaki kızı Menekşe’yi kaybeden Hüsne Kaya, hayata tutunabilmek için yine Menekşe adını verdiği bir evlat dünyaya getirir. Menekşe büyüyünce, hiç görmediği abla ve ağabeyini yakından tanımak, yaşananları öğrenmek ister. Menekşe’nin, yazar Lütfiye Aydın’ın katliamı anlattığı kitabıyla başlayan bilgiye yolculuğu; katliamdan kurtulanları ve olayın tanıklarını tek tek ziyaret etmesiyle devam ederken, izleyiciyi de yaşanan vahşetle yüzleşmeye götürür. 49. Uluslararası Antalya Altın Portakal Film Festivali’nde ilk gösterimi yapılan ve “Toplumsal Vicdan Ödülü”ne layık görülen belgeselin müziklerini Fazıl Say yaptı.
Zafere Hücum | Rush (2013)
İlk gösterimi 2013 Toronto Uluslararası Film Festivali’nde yapılan Ron Howard’ın yönettiği biyografik-aksiyon türündeki film 1976 Formula One sezonunda James Hunt ve Niki Lauda arasındaki rekabeti konu ediyor. 1976 yılında gerçekleşen Alman Grand Prix yarışında Niki Lauda’nın kullandığı Ferrari ikinci roundun sonunda yaşadığı trajik kaza nedeniyle yarış dışı kalır ve birincilik ezeli rakibi James Hunt’a gider. Bu kaza sonrasında Lauda çok ağır yaralanır. Fakat kazadan 42 gün sonra, olağan hırsı ve öfkesiyle pistlere geri döner. İki yarışçı arasında İtalyan Grand Prix’i ile başlayan mücadele diğer yarışlarda katlanarak devam eder. Her iki yarışçının hedefi dünya şampiyonluğudur.
Vampir Kız Kardeşler | Die Vampirschwestern (2012)
Film, Franziska Gehm’in uluslararası çok satan aynı isimli kitabından Wolfgang Groos tarafından beyazperdeye aktarılmıştır. Dakaria ve Silvania Transilvanya’dan Almanya’ya gelmiş, 12 yaşında yarı vampir iki kız kardeştir. Ancak günlük hayata ayak uydurmak zorunda kalacaklardır. Gündüzleri okula gitmek gibi. Ama en önemli zorluk ise, arkadaş bulmalarının yanı sıra onlara karşı ihtiyatlı olmaları gerektiğidir.
Diana | Diana (2013)
Kate Snell’sin “Diana: Her Last Love” kitabından uyarlanan biyografi-drama türündeki film Prenses Diana’nın ölümünden önceki son iki yılını kadraja alıyor. 1997’de şüpheli bir trafik kazası ile hayatını kaybeden Prenses Diana’yı beyazperdeye taşıyan film, Leydi Di ve onun Dodi Fayed’den önceki Pakistanlı sevgilisi Hasat Khan ile olan ilişkisine odaklanıyor. Çıkan dedikodulara göre derin bir aşk acısı yaşayan Diana, 1997’de aynı arabada hayatını kaybettiği Dodi Fayed ile kalp cerrahı olan Dr. Khan’ı kıskandırmak için birlikte olmaya başlamış. Diana ve Hasan’ın 1995-1997 yılları arasında yaşadıklarından yola çıkan filmin yönetmenliğini Oliver Hirschbiegel üstlenirken başrolde Naomi Watts’ı seyrediyoruz.
Alex Cross | Alex Cross (2012)
Psikoloji eğitimi almış cinayet masası dedektifi Dr. Alex Cross, Detroit Polis Departmanı’nda çalışan ve kariyeri boyunca birçok tuhaf vakayla karşılaşıp bunları ustalıkla çözen bir memurdur. Ancak karşısına çıkan son vaka oldukça zorludur. Kurbanlarını vahşi şekillerde öldürüp her seferinde arkasında bir Picasso tablosu bırakan bu seri katil, Picasso adını verirler. Bu kovalamaca bir kedi fare oyununa dönüşür ve Alex Cross bir yerde büyük bir hata yapar. Bu hata ise psikopat katilin Alex Cross ve ailesini hedef almasına neden olur. Hayatının pişmanlığını yaşayan Cross için işler kişisel bir boyut kazanmış olur ve kendi ahlaki ve psikolojik sınırlarını sınayacağı bir sınava dönüşür.