Kendini Özleten Oyuncular
Bir süredir İstanbul’dan uzaktayım. Önce bu yıl 20’ncisi düzenlenen Altın Koza’da yarışan filmleri takip edebilmek için Adana’ya, sonrasında 2013 yılında çekilmiş en yeni filmlerin lansmanlarının yapıldığı Cinemarine Türk Filmleri Haftası için Bodrum’a geldim. Her yıl organizasyondaki başarı çıtasını yükseltmeyi başaran Altın Koza’nın programında yer alan 215 film seçkisinden Ulusal Uzun Metraj Film Yarışması’nda yarışan filmlerden Alphan Eşeli’nin “Eve Dönüş Sarıkamış 1915”, Aslı Özge’nin “Hayat Boyu”, Deniz Akçay Katıksız’ın “Köksüz”, Semir Aslanyürek’in “Lal”, Biket İlhan’ın “Yarım Kalan Mucize”, Mahmut Fazıl Coşkun’un “Yozgat Blues” filmleri ile dünya sineması seçkisinde yer alan Asghar Farhadi’nin son filmi “The Past”, Amir Manor’un “Hayuta ve Berl”, Idan Hubel’in “The Cutoff Man” filmlerini izleme fırsatı buldum. Türk sinemasının seyrettiğim bu yeni örnekleri arasında aldıkları bütçe ve kaynaklarla, bütçe bulamadığı için çekme şansı bulamayan pek çok iyi hikayeye haksızlık yapıldığını düşünmekten ne yazık ki kendimi alamıyorum.
Şehirde neler oluyor?
“Mesele yaşamak değil, ardında iz bırakabilmek” derken Tuncel Kurtiz bir TV dizisindeki rolünde sadece laf olsun beri gelsin diye sarf etmemişti cümleyi. Böylesi bir olgunluğa erişebilmek, şu cümlenin altını doldurabilmek için çok çalıştı; bir süre hukuk okudu, sonra filoloji, felsefe, psikoloji ve sanat tarihine merak saldı. 15’ten fazla tiyatro oyununda, 100’e yakın sinema filmi ve televizyon dizisinde oyuncu, yönetmen, yapımcı ve senarist olarak çalıştı. Pek çok ödül aldı. Yaşarken iz bırakabilmek adına ne yapılması gerekiyorsa elinin taşın altına koymaktan korkmadı. 77 yıl bu gaye ile yaşamını sürdüren Tuncel Kurtiz dün Beşiktaş’taki evinde hayata gözlerini yumdu. Böylesi dolu ve bilge insanları kaybetmek hep üzücü olmuştur. Hoşçakal yarın, hoşçakal Tuncel Kurtiz…
Vizyonda bu hafta
Merakla beklediğimiz usta yönetmenler, görmeyi özlediğimiz ödüllü oyuncular ve yepyeni yerli yapımlarla buluştuğumuz bu hafta, gösterime giren filmler şöyle:
Karnaval (2013)
Yoldaki Kedi isimli kısa filmiyle 15. Adana Altın Koza Film Festivali’nde En İyi Kısa Film ödülü dahil, toplam 11 ödül kazanan genç yönetmen Can Kılcıoğlu’nun ilk uzun metrajlı filmi Karnaval bu hafta vizyona giren kara mizah türündeki yerli filmlerden biri. 36 yaşında olmasına rağmen ailesine bağımlı yaşayan Alis (Ali Sinan), bir gün babası onu evden kovunca arabasında yaşamaya başlar. Sokakta tıraş olur, annesinin arabasına getirdiği yemekleri yer, onun gazeteden bulduğu iş ilanlarına başvurur ama hiç birinden sonuç alamaz. Böylesi bir arayış ile ailesinden bağımsız bir şekilde ayakta kalabilme mücadelesi yolunda bir gün kendini “Karnaval” halı yıkama makinesi pazarlarken bulur. Günden güne Karnaval ile Alis arasında sıra dışı bir dostluk başlar, hatta arabanın ön koltuğunda onunla birlikte yaşar. Alis bu yeni dünyasında sahip olduğu düzene alışmaya çalışırken düğün pastaları yapan Demet’le karşılaşır. Annesi öldüğünden beri babasıyla yaşayan Demet’in ise en büyük hayali, motosikletine atlayıp İstanbul’a gitmek ve orada bir pastane açmaktır. Sevgi şiddetiyle ailelerinin gölgesinde kaybolmuş bu iki kişiyi bir araya getiren Karnaval, Türkiye’nin orta sınıf aile yapısına mizahi bir şekilde yaklaşırken ergenlik ve büyüyememe temalarına da farklı bir açılım yapıyor.
Benimle Oynar mısın? (2013)
Yönetmenliğini Aydın Bulut’un yaptığı film, son dönemde sergilediği karakterli duruşu ve kitleleri birleştirici söylemleriyle gönüllerde taht kuran Beşiktaş’a bir güzelleme mahiyetinde. Erkeklerin egemen olduğu dünyamızda oyunlarını oynamaya pek fırsat tanınmayan kadınları kadrajına alan film kendi kaderini yaşamak isteyen, karşı koyan, ayakta kalmaya çalışarak varoluşunu gösteren bir kadın, küçük bir kız ve bir “Bilge Kadın”ın hikayesini anlatıyor. Sibel uzak kaldığı mahallesi Beşiktaş’a 9 yıl sonra geri döner ve yetimhanede kalan beş yıldır görmediği kızı Rüya’yı kaldığı yerden geri almak ister. Bu uzun süreli ayrılıkta Rüya, ailesinin yokluğunu Beşiktaş ile doldurmuş ve yalnızlığını erkek gibi davranan, tutkulu bir taraftar olarak aşmıştır. Sibel kızındaki beklemediği bu değişimle sahip olduğu her şeyi yitirdiğini, doğup büyüdüğü yerlerin de tamamen değiştiğini kısa sürede anlamıştır. Böylesi bir ortamda Sibel’in kızı Rüya ile yeniden ilişki kurması kolay olmayacaktır.
Öyle Sevdim ki Seni (2013)
Orhan Tekeoğlu’nun yönetmenliğinde çekimleri Trabzon’da gerçekleştirilen filmde iki kadın arasında kalan bir Karadeniz delikanlısının hikayesini seyretmek mümkün. 1980’li yılların sonlarında Rusya’dan Trabzon’a iki güçlü rüzgar esti. İlki Çernobil ile radyasyonu getirdi. İkincisi ise Rus kadınlarını, yani “Nataşa”ları. Böylesi bir rüzgar sonucu 1990’lı yıllarda çalışmak için Yalta’dan Trabzon’a gelen Olga’nın yolu Cemal ile kesişir. Bu kesişme kırık ve hüzünlü bir aşk hikayesi için de bir başlangıç olur. O dönemlerde şehrin yaşadığı sosyal değişimlere de yer veren filmin başrollerinde Alma Terzic ile Oktay Gürsoy yer alıyor.
Mavi Yasemin | Blue Jasmine (2013)
Amerikan bağımsız sinemasının ünlü yönetmeni Woody Allen’ın yeni filmi, 2008’deki borsa kriziyle hayatı altüst olan zengin bir kadının öyküsünü anlatıyor. Jasmine zengin bir iş adamı olan Hal ile evlidir. Fakat işleri istediği gibi gitmeyince evliliği de dahil her şeyini kaybetmiş ve hayatı paramparça olmuştur. Zarif ve sosyetik bir New York’lu olan Jasmine hayata baştan başlamaya karar verince San Francisco’da mütevazı bir yaşam süre kardeşi Ginger’in yanına taşınır. Woody Allen’in nevrotik kadın karakterine bu defa Cate Blanchett hayat veriyor.
Malavita : Belalı Tanık | The Family (2013)
Tonino Benacquista’nın Malavita isimli romanından uyarlanan kara komedi türündeki film Robert De Niro, Michelle Pfeiffer ve Tommy Lee Jones gibi ünlü isimleri bir araya getiriyor. Manzoni ailesinin kökenleri, aslında kötü şöhretli bir mafya geleneğine dayanmaktadır. Fransa’nın Normandy bölgesine, tanık koruma programı çerçevesinde yerleştirilen Manzoniler, Black soyadını alırlar ama yeni çevrelerine alışmakta “biraz” zorluk çekerler. Anne Maggie kasabanın merkezini talan ederken, kardeş Blake’ler okulda gizlice terör estirirler; Fred Blake adını alan Giovanni Manzoni ise her şeyi kontrol altında tutmaya çalışırken elinden ‘kazalar’ çıkar!
Büyük Kumar | Runner Runner (2013)
Ben Affleck ve Justin Timberlake’in başrollerini paylaştığı suç, dram ve gerilim türündeki film yönetmeni Brad Furman’ın üçüncü uzun filmi. Princeton’da okuyan genç ve parlak bir öğrenci, okulu için kullanması gereken tüm parasını, online poker oynanan yasadışı bir kumar sitesine yatırır. Her şey yolunda giderken yaptığı bir hata borç batağına sürüklenmesine ve belalı site yöneticisine borçlanmasına neden olur.
Katliam Gecesi | You’re Next (2011)
Çeşitli festivallerden En İyi Yönetmen, En İyi Film, En İyi Görüntü ve korku kategorisinde En İyi Kadın Oyuncu gibi ödüllerle dönen filmin dünya prömiyeri 2011 Toronto Uluslararası Film Festivali’nin Midnight Madness programında gerçekleşmiştir. Davison ailesi, ailenin büyüklerinin evlilik yıldönümleri vesilesiyle şehirden uzak izbe bir evde toplanırlar. Bu kutlamanın davetsiz ilk misafiri ise ailenin genç üyelerinden Crispian’ın yeni kız arkadaşı Erin’dır ve başlarda ortama bu durumun gerginliği hakim olur. Ancak kısa süre sonra yaşanmaya başlayacak olan sürpriz dehşet, aile bireylerinin zihinlerindeki tüm korku tanımlarını yerle bir eder. Crispian ve kardeşi Drake’in tartıştığı sırada evin camlarından giren bir maskeli katiller çetesi, tüm aileyi savunmasız bir şekilde kıskıvrak yakalar. Kaçacak yeri olmayan kurbanlar bir gece boyunca dehşet içerisinde canlarını savunurken beklenmeyen sürprizler yaşanacaktır.